İyi lider olmak öncelikle kendini ve çalışanlarını iyi tanımaktan başlar. Kendi döngüsünü bilmeyen bir lider, ne şirketinin ne de çalışanlarının döngüsünde hiçbir zaman tam manasıyla söz sahibi olamaz. Liderlik ne kadar kişiselse o kadar başarılı olunur.
İyi bir lider olmak için işini iyi yapmak, markayı büyütmek, finansal konuları harika yönetmek yeterli değildir. Tüm ekipte yankı uyandıran ortak bir vizyon, hedef ve değerler kümesini ifade etmek bir liderin görevidir. Duygusal zekâ üzerine çalışmalar yapan Amerikalı psikolog ve davranış bilimcisi Daniel Goleman liderlikle ilgili: “Liderlik, hükmetmek değil; insanları ortak bir hedef doğrultusunda birlikte çalışmaya ikna edebilmektir” diyor. Peki sizce liderlerin yüzde kaçı bunu biliyor?
Yapılan araştırmalar, “Liderliğinizi nasıl buluyorsunuz?” sorusuna verilen cevaplara istinaden liderlerin yüzde 70’inin kendi liderliklerini beğendiklerini ve yeterli bulduklarını gösteriyor; ancak aynı soru aynı liderlerin çalışanlarına sorulduğunda bu oran yüzde 20’lere kadar düşüyor. Buradan da liderlerin kendilerini ve çalışanlarını yeterince iyi tanımadıkları sonucuna rahatlıkla ulaşabiliyoruz. Farkındalığın geliştirilmesi önemli Çalışanlarının iyi bir performans göstermelerini isteyen liderler, öncelikle onları tanımak ve anlamaktan sorumlular. Kendilerini rahat ve huzurlu hissetmeyen çalışanların kendilerinden beklenen performansı tam manasıyla göstermeleri oldukça zor.
Buna ortam hazırlayabilen liderlerinse farkındalık, empati gibi yönlerini geliştirmeleri oldukça önemli. Duygusal zekâsı yüksek çalışanların, farkındalıkları yüksek ve insana dokunarak liderlik yapan liderlerin varlığı kurumlar için artık bir lüks değil, bir zorunluluk. Yöneticiler, şirketlerin verimliliği için çok önemli bir kaldıraç görevi görüyorlar. Peki liderler kontrolü nasıl elinde tutabilir, farkındalıklarını ve insani yönlerini nasıl artırabilirler? Kontrolün ele alınması Liderlerin kontrolü ele almak ve çalışanlar üzerinde korkudan veya baskıdan uzak bir saygı oluşturmak için öncelikle çalışanlarını anlaması gerekiyor. Bunun için liderlerin öncelikle duygusal zekâlarını geliştirmeleri gerekiyor. Çalışanlarını daha iyi tanıyan, anlayan ve onlarla çok daha rahat empati kurabilen, kendi yöneticiliğini dışarıdan izleyerek değerlendirebilen ve hatalarını kabul eden, çalışanlarının potansiyelini ortaya çıkarmayı ve artırmayı öncelikli hedef belirleyen liderler olabilmek için çaba sarf etmek oldukça önemli.
Kendilerini dışarıdan görmeye ihtiyaçları var Liderlerin üzerine elbette her konuda çok fazla sorumluluk düşüyor; ancak tüm bunları tek başlarına yapmaları oldukça zor. Salgın sonrasında iş yükü oldukça artan liderlerin duygusal olarak desteğe ihtiyaçları da arttı. Yöneticilerin çalışanlarını motive etmek, onların isteklerini kavrayabilmek için kendilerini daha iyi anlamaları ve çözümlemeleri de şart. Yöneticiler için oldukça verimli olan bire bir liderlik programları, liderlerle bire bir seans ve danışmanlık yöntemi, yöneticilerin kendilerini görebilmeleri ve tanıyabilmeleri açısından oldukça faydalı bir yöntem. Dışarıdan profesyonellerin görüşlerini almak liderlerin farkındalıklarını artırıyor ve bu sayede davranış değişikliği oluşturma aşamasına geçmek oldukça hızlı oluyor. Bu da hem liderlerin kendilerine hem de şirkete oldukça yüksek bir verimlilikle geri dönüyor.
Kişiselleştirilmiş destek alınabilir Eğer çalışanınızdan iyi bir performans göstermesini bekliyorsanız, aynı şekilde siz de çalışanınızın sizden beklediği performansı göstermelisiniz. Bunun için önce kendinizi tanımak ve dışarıdan görmek, sonra da çalışanınızın tam olarak ne beklediğini anlayabilmek en büyük kilit nokta. Eğer bir lider olarak zorlandığınız noktaları tespit etmekte veya üstesinden gelmekte de zorluk çekiyor ve daha iyi bir lider olma yolunda duygusal olarak da hazır hissetmek istiyorsanız, bire bir seanslar tam size göre.
Kendiniz için veya şirketiniz için kişiselleştirilmiş bir destek almak problemlerin çözümünü oldukça hızlandıracaktır.