Bu teknikleri uygulayın ve duyguların size karşı değil, sizin için çalışmasını sağlayın. Justin Bariso
Duygusal zeka, duyguları (hem kendiniz hem de diğer kişilerde) tanımlayabilme, bu duyguların güçlü etkilerini ayırt etme ve bu bilgiyi davranışları yönlendirmek için kullanma yetkinliğidir.
Duyguların nasıl işlediğini öğrenmekle başlar, ancak daha da ileri
gider. Özellikle, bu bilgiyi nasıl uygulamaya koyuyorsunuz? Başka bir
deyişle, duygularınızı nasıl size karşı değil, sizin için çalıştırıyorsunuz?
Mesele şu ki, i.güdüsel hislerinizi kontrol edemezsiniz ve aslında
kontol etmek istemezsiniz de.
Örneğin, sizi kızdıran bir şey görürseniz, kızmalısınız; bu öfke sizi
koruyabilir veya sizi olumlu eyleme taşır. Ancak, dikkatli de olmalısınız,
zira kontrolsüz öfkeye teslim olursanız, başınız belaya girebilir.
O zaman anahtar, daha sonra pişman olmayacağınız şekilde hareket
etmek üzere duygularınıza verdiğiniz tepkileri kontrol etmektir. Tahmin
edebileceğiniz gibi, bu beceri pratik gerektirir. Ve hepsi düşüncelerinize odaklanmakla başlar.
Her eylem bir düşünceyle başlar. Düşüncelerinizi kontrol etmeyi
öğrenebilirseniz, duygusal tepkilerinizi yönetmeyi de öğrenmiş
olursunuz.
Düşünceleri yönetme yeteneğiniz bir medya oynatıcının kontrol
merkezi ile karşılaştırılabilir.
Aşağıdaki tekniklerden her birinin düşünce ve eylemlere
odaklanmanıza nasıl yardımcı olabileceğini düşünün:
1. Duraklatma düğmesi.
Duraklatma, konuşma veya harekete geçmeden önce durup düşünmek
için biraz zaman ayırmak kadar basit olabilir. İnternet trollerini
beslemeye (ki sadece sizi daha fazla rahatsız etmeye sebep
olmaktadır) karşı direnmenize yardımcı olabilir veya işyerinde
uygunsuz şakalar yapmanıza engel olabilir. Duraklatma, duygusal bir
durumdayken özellikle yararlıdır; .ünkü yalnızca o an hissettiklerimize
göre davranmak yerine, üzerinde düşünmemize yardımcı olur.
Ancak şunu unutmayın: Duraklatma teoride kolay, uygulamada zordur.
İlave stres veya olağandışı koşullar sizi şaşırtabilir ve duraklatmayı
kullanma yeteneğinizi kolayca devre dışı bırakabilir. Yine de israrla pratik yapın, bu şekilde duraklatmayı faydalı bir
alışkanlık haline getirebilirsiniz.
2. Ses kontrolü.
Özfarkındalık, duyguların ne zaman yükselmeye başladığını tanıma
yeteneğidir. Ses kontrolü, bu duyguları geri arama veya onları kontrol
altına alabilme becerisidir.
Örneğin, bir arkadaşınız veya aile üyesiyle bir anlaşmazlığın ortasında
olduğunuzu varsayalım. Tartışma ısınırken sesinizi yükseltmeniz
doğaldır ve karşınızdaki de buna benzer şekilde tepki verecektir.
Ancak, duygularınızın yükseldiğini veya sesinizin tonunun gittikçe
arttığını fark ederseniz, -tabiri caizse- geri arama yapabilir ve
tartışmayı daha sakin bir tonda sürdürebilirsiniz.
3. Ayarlama kadranı.
Hiç gerçekten dikkatini size vermeyen biri ile konuştunuz mı? Nasıl
hissettirdi?
Aynen.
Yine de, aynı şeyi, istemeden hepimiz yaparız. Belki biri bize bir şeyler
anlatmaya çalışırken telefonumuzla oynarız. Ya da, gerçekten dinlemek
yerine, sıramız geldiğinde söylemek istediğimiz şeyi düşünürüz.
Bunun yerine, sizinle konuşurken diğerleriyle anlama ve empati
kurmak amacı ile uyumlanın. Bunu yapmak, daha gü.lü ilişkiler
kurmanıza yardımcı olacaktır.
4. Sessize alma.
Ayarlamanın yanı sıra, zaman zaman sessiz düğmesine basmayı da
(kendinizde) uygulamalısınız. Kesme dürtüsüne karşı koyun ve
başkalarına kendilerini tamamen ifade etme şansını verin.
5. Kaydetme ve silme.
Konuşma sırasında karşınızdaki size yeni bir şey s.ylüyorsa, sözlerinin
arkasındaki anlamı işlemden geçirmek ve tam olarak anlamak zaman alabilecektir. Bu nedenle, söylediklerini zihinsel olarak kaydetmek
yararlıdır, böylece bunlar üzerinde daha sonra düşünebilirsiniz.
Bu, can sıkıcı sözleri tekrar tekrar çalmanız ya da anın sıcaklığı ile
söylenen şeyleri sürekli geri çağırmanız gerektiği anlamına gelmiyor.
Bu durumlarda, silme düğmesini kullanmalısınız – kişinin muhtemelen
kastetmediği ifadeleri fark edin ve bunları geride bırakmaya istekli
olun.
Zarar verici s.zcükleri veya eylemleri silmek kolay olmayabilir, ancak
affetmeyi, unutmayı ve devam etmeyi öğrenmek çok önemlidir.
6. Tekrar Oynatma.
Bir duraklatma sizin ve diğerlerinin sakinleşmesine yardımcı
olabilirken, ciddi sorunları öylece ortadan kaldırmaz.
Bu nedenle, tekrar oynatma fonksiyonunu kullanmak ve daha
sonradan konuya geri dönmek önemlidir. Kü.ük bir .ng.rüyle, daha
sakin ve makul bir tartışma ortamı için ideal zaman ve yeri
seçebilirsiniz.
7. Hızlı ileri sarma.
Bazı durumlarda, kendi değerlerimize karşı hareket etme konusunda
şeytana uyabiliriz. Kendimizi, duyguların en iyi yönlerimizi ele
geçirmesine izin verdiğimiz ve muhtemelen pişman olacağımızı
bildiğimiz bir şeyi yaparken yakalayabiliriz.
Kendinizi bu zor durumda yakalarsanız, hızlı ileri sarmak için bir an
tanıyın.
Şu an nasıl hissettiğinizi unutun.
Bunun yerine, kendinize şu soruyu sorun:
Bu karar hakkında bir ay sonra nasıl hissedeceğim? Bir yıl? Beş yıl?
Bu, ailemi, arkadaşlarımı veya beni seven diğer kişileri nasıl etkiler?
Denir ki: Asla geçici bir duyguya dayalı kalıcı bir karar vermeyin.
Duygularınız kontrolü ele geçirmeye başlıyorsa, netlik kazanmanıza
yardımcı olmak için hızlı ileri sarmaya basın ve size gelecekte zarar verecek bir karar vermeye direnin.
Duygular bizi insan yapan şeyin bir parçasıdır. Onları bastırmamalı ya
da denklemden “çıkarmaya” çalışmamalısınız. Bunun yerine,
duygularınızı kucaklamalı ve onlardan öğrenmelisiniz – böylece
düşünceleriniz ve davranışlarınız üzerinde daha fazla kontrol sahibi
olur ve duygularınızın kölesi olmaktan kaçınırsınız.
Ben Duygusal Zeka diye buna derim.