Eleştirel İç Sesimiz ve İnanç Merdiveni

"Hep aynı yerde mi takılıyorsunuz?"

Yaşımızdan, konumumuzdan bağımsız olarak hepimizin aklımızın içinde dolaşan bir iç sesi vardır. Yaşadığımız olaylardan, durumlardan, kendimizle ilgili düşüncelerimizden etkilenen ve bunları etkileyen bir sestir bu. Maalesef, genel olarak negatiftir ve eleştireldir. Eleştirel iç ses, kendimize ve başkalarına karşı bütünleşmiş bir yıkıcı düşünce biçimidir. Bu içsel diyaloğu oluşturan “dırdırcı” sesler veya düşünceler, kendimizi tahrip edici ve uyumsuz davranışlarımızın çoğunun temelinde yer almaktadır 
ve uyumsuz davranışlarımızın özünde yer alır, kendimize ve başkalarına karşı düşmanca davranan entegre bir düşünce ve tutum sistemi olarak tanımlanmıştır.
 
Bu iç sesler genellikle içselleştirilen erken yaşam deneyimlerinden gelir. Birçoğu ebeveynlerimizden veya erken yaşta bakımımızdan sorumlu olan kişilerden gelir.; çocuklar ebeveynlerin yalnızca çocuklarına karşı değil aynı zamanda kendilerine yönelik olumsuz tutumlarını da algılarlar. Seslerimiz ayrıca akranlar ve kardeşlerle veya etkili yetişkinlerle etkileşimlerden de gelebilir. Herkesin kendi iç sesi kendisine özeldir ancak çoğu zaman kişiyi negatife yönlendirir.
Bazı iç ses örnekleri:

> Yine rezil olacaksın, 

> Yeterli Değilsin, 

> Önemsenmiyorsun, 

> Sıkıcı Birisin

> Yaratıcı Değilsin

> Başlamak İçin Yeterli Değilsin

Eleştirel iç sesimiz, yıkıcı davranışlar sergilememize sebep olmasına rağmen, aslında var olma amacı bizi korumak ve güvende tutmaktır. Ancak bunu yersiz ve dengesiz bir şekilde gerçekleştirir. Temelde iç sesimizin güdüsü bağımsızlığımızı, kabul görmemizi ve güvenliğimizi sağlamaktır. Bunu yapmak için de tarzı savunmacı, kazanma odaklı ve önleyici olur.
Her ne kadar eleştirel iç sesimizin güdüsü ve niyeti olumlu da olsa, bunu dile getirme ve bizim düşüncelerimize dahil olma yöntemi aşırıdır ve zarar vericidir. Bir süre sonra bu iç seslerimiz bizim kendi kimliğimiz haline gelir ve kendi çıkarına yönelik olarak etraftan veri toplamaya, durumları kendi lehinde değerlendirmeye başlar. Çünkü kendisinin haklı olduğunu ve boşa “dırdırlanmadığını” ispat etmeye çalışır. Tam da bu noktada bizler farkında olmadan yaşadığımız olayları iç sesimizin “doğru” olduğunu ispatlamak üzere değerlendirmeye başlama yanılgısına düşeriz. 
Prof. Chris Arygris, İnanç Merdivenini, bir olgudan bir karara ya da eyleme geçmek için genellikle farkında olmadan yaşadığımız düşünme süreci olarak tanımlıyor. 
Eleştirel iç sesin etkisindeki düşünce sistemimiz merdiveni aşağıdan yukarıya doğru tırmanmak yerine, yukarıdan aşağıya inmeyi ve ilk basamağı göz ardı etmeyi tercih eder.  
Eleştirel iç sesin yıkıcı düşünme sistemine yakalanmamak için öncelikle iç sesinizin güdüsünü ve tarzını belirlemelisiniz. Düşünce sürecini tanımladığınızda ve savunduğu olumsuz eylemleri belirledikten sonra, bilinçli olarak dinlememeye karar vererek iç sesiniz üzerinde kontrol sahibi olabilirsiniz. Bunun yerine, ilgilendiğiniz eylemleri yapabilirsiniz.
Eleştirel iç sesinizin etkisi altında olduğunuzu anladığınızda uygulayabileceğiniz bir yöntem olumsuz düşünce ve varsayımlar test etmedir. 

Olumsuz Düşünce Varsayımları Test Etme

Olumsuz bir düşünceye yakalandığınızda kendinize şunları sorabilirsiniz:
  • Kanıtlarım neler? Lehte ve aleyhte?
  • Bu konuyla ilgili tarafsız birisinin yorumu ne olur?
  • Neticede bu kanı kesin olarak doğru mu?
  • Bu kanı doğruysa 
    • Benle mi, başkalarıyla mı, konuyla mı, zamanla mı veya ortamla mı ilgili?
    • Bu durumda ben nasıl biri oluyorum?
    • En kötü ne olabilir?
  • Bu cevaplar ışığında alternatif yorumlamalar neler?
Subscribe
Bildir

0 Yorumunuz
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster