Banu Koç Çakan

Son zamanlarda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Motivasyonsuz ve biraz bunalmış gibi mi? Öyleyse bu yazıyı okumaya devam etmenizi öneririm. Yaşadığımız olaylar, belirsizlikler ve belki de çevremizdeki gergin atmosfer tüm hayatımıza yansıyor. İçsel motivasyonumuz kayboluyor, dikkatimiz dağılmaya başlıyor ve bir türlü konsantre olamıyoruz. Günler, haftalar hızla geçip gidiyor. Sizce bu durumun psikolojik nedenleri neler olabilir? Ve bu

İyi oluş (well-being), genel anlamda yaşam kalitemizin, psikolojik ve duygusal sağlığımızın bir yansımasıdır. Hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımızı dengede tutarak tatmin edici bir hayat sürmek, genellikle daha yüksek verimlilik, daha güçlü sosyal bağlar ve daha fazla mutlulukla ilişkilendirilir. Peki, bu bağlamda duygusal zekâmız (DZ) nasıl bir rol oynar? Duygusal zekâ, duygusal durumlarımızı anlama ve

İnsan olarak duygusal varlıklarız. Kararlarımız, tepkilerimiz ve eylemlerimiz duygularımıza dayanır. Ancak, bu duyguları kontrol edemediğimizde iş ve özel hayatımız olumsuz etkilenebilir. İşte bu noktada duygusal zeka devreye girer. Duygusal zeka, duygularınızı tanıma, yönetme ve başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilme becerisidir. Özellikle iş dünyasında, insanlarla etkili bir şekilde çalışabilmek için duygusal zekaya sahip olmak büyük bir avantajdır.

Hayatın beklenmedik anları, bizi sarsan olaylar ya da içsel çalkantılar… Zor zamanlar kaçınılmazdır ama asıl mesele, bu süreçleri nasıl ele aldığımızdır. Duygusal zeka, bu noktada sadece teorik bir kavram değil, bireysel gelişimin ve kriz yönetiminin güçlü bir anahtarıdır. Ancak sıradan “duygularını kabul et” veya “olumlu düşün” tavsiyelerinden daha fazlasına ihtiyacımız var.  Duygusal Zekanın Derinlikleri ve