İş Dünyasının Fenomeni: Sessiz İstifa

Pandemi ile başlayan, beraberinde nitelikli çalışan kıtlığını da beraberinde getiren büyük istifa dalgası büyük bir yükselişte. Alışılagelmiş düzeni sorgulayan insan sayısı artıyor. Çalışanlar kendi yaşam döngülerini, kariyerlerini, maaşlarını ve işte kendilerine nasıl davranıldığını düşünmeye başladılar. 

Hayat seçimlerimizi gözden geçirmemize sebep olan bu global travma, bizi kariyer seçimlerimizi de sorgulamaya yöneltti. Bir tarafta bitmek bilmeyen mesailer, düşük maaş, toksik yönetici diğer tarafta heyecanla kurulan hayaller, beklentiler…

Quiet quitting sadece işveren tarafından verilen işleri yapmak ve iş tanımının dışına çıkmamak anlamına geliyor. Türkçe karşılığı “sessiz bırakma, sessiz istifa” olarak çevrilebilecek bu terimde işten ayrılmıyorsunuz, hala görevlerinizi yerine getiriyorsunuz, sadece işe gerektiğinden fazlasını vermiyorsunuz. 

İş dünyasının geldiği nokta jenerasyon veya lokasyon farketmeksizin çalışanların içinde bulundukları mental durumu gözler önüne seriyor. 

Flexjobs tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma, çalışanların sevmedikleri işlerde sıkışıp kaldıklarını ve %30’dan fazlasının şu an bulundukları işten ayrılmak istediğini ortaya çıkardı. İşten ayrılma sebepleri ise şöyle:

  • Toksik şirket kültürü (%62)
  • Düşük maaş (%59)
  • Kötü yönetim (%56)
  • Sağlıklı iş-yaşam sınırlarının olmaması (%49)
  • Uzaktan/esnek çalışmaya izin vermemek (%43)

Sessiz bırakma belirtileri

Dünya değişiyor. Uzaktan çalışma, hastalıklar, enflasyon, sosyal olaylar derken emin olduğumuz her şeyi tekrar sorgular hale geliyoruz.

Sessiz bırakma belirtilerini en net gördüğümüz noktalar:

  • Toplantılara katılmamak
  • Geç gelmek veya erken ayrılmak
  • Verimlilikte azalma
  • Ekip projelerine daha az katkı
  • Motivasyon eksikliği

Sessiz bırakmalara ‘duygusal zeka’ perspektifinden nasıl önlem alırsınız?

  • Bu kopukluğu önlemenin en iyi yolu çalışan deneyiminizi, şirket kültürünüzü ve dolayısıyla kendi iş farkındalığınızı iyileştirmektir. 

Sessiz istifaların bu kadar yükselişte olmasının sebeplerini yukarıda sıralamıştık. Ancak tüm bu sebeplerin kökenine baktığımızda karşımıza duygusal zekalarını iş yapış şekillerine yansıtamamış yöneticilerle karşılaşırız. Çalışanları ile konuşmayan, geribildirime önem vermeyen, ben merkezci ve çalışanlarının takdir edilmelerini sağlamayan yöneticiler.

  • Ardından, iş yüklerinin gerçekçi olduğundan ve iş-yaşam dengesini korumak için uygun sınırlar belirlediğinizden emin olun. Bu sınırların net olduğundan emin olmak ve dürüst/açık bir ilişki kurmak için çalışanlarla birebir görüşün.
  • Çalışanların stresi yönetmelerine yardımcı olun ve mental sağlıklarını birinci öncelik olarak belirlediğinizden emin olun. Pozitif bir çalışma kültürü yaratmak için çalışanlarınıza ihtiyaç duyduklarında psikologlarla terapi seansı fırsatı sağlayın. 
  • Son olarak ise kariyer yolculuklarında ve gelecek planlarında kurumsal kariyer danışmanlığı desteği sağlayarak yanlarında olduğunuzu hissettirin.

Hem çalışanlarınız hem de yönetici olarak kendiniz için farkındalık yaratmak ve iş kültürünüzü iyileştirmek istiyorsanız, sunmuş olduğumuz duygusal zeka eğitimlerimiz, kurumsal kariyer danışmanlığımız ve diğer hizmetlerimiz için bizlere ulaşabilirsiniz.